black mirror - dizi incelemesi

Selamlarrr :) 

Mutlu bir haftaya başlamışızdır umarım hepimiz. Yine kafamda birsürü planlar var bakalım ne kadarını yetiştirebileceğim :) Fakat siz yine dilifeful hesabını takipte kalın, sizler için çok tatlı sürprizlerim oluyor sıkça. 

Gelelim yeni bir dizi yazısına; bugünki konuğum (bir gün program falan yaparsam böyle açarım artık) "Black Mirror". Netflix'in o çok çılgın reklamlarından, instagramdaki anlamlı anlamsız herkesin bölümleri anlatıp, sonra da yoruma açmasından ya da birilerinden duyup da bir şekilde hala izlememiş olan varsa hemen gelsin okusun bu yazıyı :) Hemen yazı öncesi dipnotumu da düşeyim; bu yazı aşırı spoiler içermeyecek (her bir bölüm birbirinden farklı olduğundan uzun uzun açıklamalara girmeyeceğim) daha çok genel bir değerlendirme olacak (en azından amacım o :) ). 

Dizi künyesine de geçmeden önce Netflix'in reklamlarını yerelleştirmesini oldukça başarılı buluyorum. Black Mirror'ın 4. sezon Hang the DJ bölümü için hazırladığı Esra Erol'lu reklamı da çok iyi. Eğer izlemediyseniz şu üç reklamı da izleyiverin madem :) 

Stranger Things reklamı
Bright reklamı
Black Mirror reklamı


Dizi künyesi:

Black Mirror (yazının ilerleyen kısımlarında kısaltma olarak BM'ı kullanacağım)
Türü: Dram, Bilim-Kurgu, Korku
Süre: 1 saat
Yapımı: İngiliz (fakat son sezon itibariyle Amerikalılar el attı, bu konuda da baya baya eleştirilere konu oldu.) Netflix dizisi olduğunu da söylemeden geçmeyeyim. 
İmdb puanı: 8,9 (kalbimdeki puanı: 9,3)

Bilim kurgulara doymayan bedenimin yine çok sevdiği dizilerden biri. Aslında bu yapıma dizi demek haksızlık oluyor; zira her bir bölümü birbirinden bağımsız konuyla ve oyuncu kadrosuyla hazırlanıyor aynı zamanda sinema kalitesinde. Belki "kurgu belgesel" gibi bir şey denebilir bu formata. 

BM'ın türü her ne kadar dram, bilim-kurgu ve korku olarak geçse de ağırlıklı yergi ve teknolojinin hayatımıza verdiği zararların uç noktalarda incelenmesi de diyebiliriz. Dram içeriyor mu; içeriyor. Bilim-kurgu? zaten dizi bunun üzerine kurulu. Korku kısmı da bize; acaba bir gün gerçekleşir mi? sorusuyla yaşatılıyor. Kısacası tiyatral, dramatik ve her bölümün arkasından saatlerce düşünebileceğiniz ya da araştırma yapabileceğiniz; beyninizi çalıştıran bir bilim kurgu. Yaşananlar ütopya kesinlikle değil fakat tam olarak distopya da değil. (Daha önce yazdığım The Handmaid's Tale ile ilgili yazımdan distopya-ütopya kavramlarının açıklamasına bakabilirsiniz.) Daha çok kurgusal bir yergi denebilir. 

BM'a yeni başlayanlardansanız birçok kişinin yaptığı gibi ilk bölümü (domuzla ilgili müstehcen bölüm diyeyim) izlerken mideniz kalkıp da bırakmayın. Evet çok iğrenç ve uçuk fakat dizi birdaha hiç o kadar iğrençleşmiyor. Aslında ilk bölüm olarak dizi için talihsiz bir seçim olmuş, belki birkaç bölüm yapıp ilerleyen zamanlara bu bölümü alabilirlerdi ama bu şekilde tercih etmişler. Bir yandan da belirli bir kitleyi baştan elemek istemiş olabilirler. Bölümler birbirinden tamamen bağımsız olduğundan istediğiniz sezon istediğiniz bölümden izlemeye başlayabilir ya da devam edebilirsiniz. 

Oyunculara gelecek olursak her bir bölümde oyuncu kadrosu değişiyor bir sinema filmi gibi, çok ünlü oyuncular da yok fakat sıkı bir dizi ya da film takipçisi iseniz tanıdık yüzlerle karşılaşmanız mümkün. Örneğin; black museum bölümündeki Letitia Wright'ı Humans'tan ya da white bear bölümündeki Tuppence Middleton'ı sense 8'ten hatırlamanız mümkün. 

4. sezon çok eleştiriliyor. En büyük eleştirilme sebepleri; ingiliz yapımından amerikan yapımına geçince her bir bölümde mutlu son (ya da iyilerin kazanması) arayışına gidilip distopik yapıdan uzaklaşılması, bununla birlikte dizi aslında teknolojiye yergi ağırlıklı iken son sezonda (3. ve 6. bölümlerde) övgüye dönüşmesi. Ayrıca önceki sezonlardaki bölümler daha bağımsız iken 4. sezonda bölümlerde kullanılan: bilincin kopyalanması, hafızadan bilgilerin alınıp veri gibi aktarılması  konularının tekrar tekrar işlenmesi kendini tekrar etmesi olarak görüldüğünden kimi izleyicileri sıktı. 
Bu eleştirilere hak versem de BM'ı izlerken aldığım keyif çok da dibe vurmadı. Yine bende beyin fırtınası yarattı, hafif bir korku ve rahatsızlık hissettirdi kısacası ilgimi çekti. 

4. sezonda en sevmediğim bölüm Metalhead (yani 5. bölüm). Sanki bölüm Robotların insan avına çıkması yönüyle Terminatör, insanların erzak arayışına çıkması yönüyle de  Walking Dead'den kopyalanmış gibiydi. BM'nin o özgün içeriklerinden uzaktı.

En beğendiğim 4. sezon bölümleri de Arkangel (2. bölüm) ve Black Museum (6. bölüm) oldu. (Beğenmem onların da mutlu son odaklı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.)

Sözün özü basit ve yüzeysel ya da fazla yücelten yorumlara kulak asmayıp bizzat oturup izlemenizi tavsiye ederim. Öyle kolay kolay harcanabilecek bir yapım değil. 
Sevgiler, bol dizili günler :) 






Yorumlar

Popüler Yayınlar