dark - dizi incelemesi

Merhabalar,

Çok olay yaratan bir dizinin incelemesi ile sizlerle birlikteyim "dark".
Belki de sonda söylemem gereken şeyi başta söyleyeceğim ama sonraki yorumlarımı ona göre değerlendirirsiniz diye düşündüm. Dark son yıllarda izlediğim en iyi, en kafa çalıştırıcı, en etkileyici ve en sevdiğim dizi. Hatta izlediğim filmleri de katarak onlar arasında da birinci diyebilirim.
Dizi Alman yapımı ilk Netflix dizisi. 1 Aralık 2017'de yayınlandı. Türü suç, dram ve gizem. Süresi 1 saat. imdb puanı şu an için 8.8. Kalbimdeki puanı 9.5.


Diziyi izlerken o kadar çok durdurup not aldım ki herhalde bu sürede 3 dizi daha bitirirdim. O sebeple şimdiden uyarayım yazacaklarım yoğun ama çok yoğun spoiler içerir. Eğer yorumlardan etkileniyorsanız okumamanızı tavsiye ederim.

Dark'a başladım ve ilk birkaç bölüm için tek düşündüğüm "aaa Almanlar da Stranger Things yapmış!" oldu. Tek böyle düşünen de ben değilmişim belli ki internetteki yorumları okuyunca gördüm. Kayıp çocuk vakaları ve yaşanan ortam, olaylar direkt sizi bu düşünceye götürüyor. Ama diziyi izledikçe konu bambaşka bir yere geliyor hatta bir yerden sonra Stranger Things ile en ufak bir alakası kalmıyor. Diziyi-niyeyse- Lost'a da benzetenler olmuş konu olarak en ufak bir benzerliği yok. İlle de bir diziye benzetelim istiyorsanız en çok Fringe'e benziyor bence ki kendisi dizi tarihinde en sevdiğim dizilerdendir. Konu olarak da benzeşen yanları var. Aslında bu tarz dizileri sadece bir sezon üzerinden değerlendirmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum çünki sonraki sezonlarda bambaşka bir hal alabiliyor iyi veya kötü bir şekilde ama bu sezon o kadar efsaneydi ki bu yazıyı yazmasam olmazdı.

Dark 2019 yılındaki yaşananlar ile başlıyor. Kayıp bir çocuk var. Yukarıda da bahsettiğim gibi ilk izlemeye başladığınızda konunun kayıp çocuk üzerinden belki de paralel evrenlere bağlanacağını düşünüyorsunuz. Ama kayıp çocuklar üzerinden zaman paradoksuna bağlanıp; zamanda yolculuk, karmakarışık akrabalık ilişkileri ile şekilleniyor. Kurgu o kadar iyi ki zaman paradoksu bile başlı başına bir karmaşa iken bir de tuhaf akrabalık ilişkilerini paralel bir şekilde anlatabilmek büyük bir başarı. Türünün hakkını konusuyla tam anlamıyla veriyor ama dram ve gizem kısımları çok daha ağır basıyor. Kim kimin anası babası konularına çok girmeyeceğim izlerken o dramı ve tuhaf duyguları beraberinde yaşamak daha çok keyif veriyor fakat 8. bölüm itibariyle beni en çok etkileyen ağırlıklı zaman paradoksu ile ilgili açıklamaları içeren konuşmalardan alıntıları paylaşmak istiyorum.

Dizinin 8. bölümü bence tek başına film bile olabilir konuşmalar, çözümlemeler ve açıklamalar o kadar iyi ki tekrar tekrar defalarca izleyebilirim.

- Ay - güneş döngüsü 33 yılda bir her şeyin tekrar ettiği döngü... Kozmik açıdan bakılınca ayın döngüsü güneşinkine eşitlenir 33 yılda bir. Ama bundan daha fazlasıdır. Her yerde 33 sayısı karşımıza çıkar. İsa'nın 33 mucizesi vardır, meleklerde 33 ayin vardır, dante arafta 33 cennette 33 kantosu vardır. Ayrıca şeytanın da hüküm sürmeye başladığı yaş 33.

- İnsan neden katil olur? Böyle mi doğar yoksa sonradan mı olur?

- Uzay zamanın topolojisini değiştirir. O yüzden hiçbir şey yerinde kalmaz.

- Geçmişe gitsek bir şeyleri değiştirebilir miyiz yoksa zaman asla yenilemez bir canavar mıdır? Determinizme göre bu mümkün değil. Ama hayatlarımızın bir rolünün olduğuna inanmak insanoğlunun özünde var. Bir şeyleri değiştirebileceğimize inanmak.

- 33 sayısı 3 boyutlu solucan deliğinin düzlemler arası yıl farkı olabilir mi?

- Neden zamanla bu kadar ilgileniyorsunuz?
-değiştirebilir miyim onu merak ediyorum.

- Her şeyin bir amacı varsa bu amaca kim karar veriyor? Tesadüf, Tanrı ya da biz mi? Eylemlerimizde hür müyüz? Yoksa hepsi sonsuz bir döngüde baştan mı yaratılıyor? Doğaya karşı gelemediğimizden uzay-zaman köleleri miyiz?

- Zaman döngülerinin nedensellik ilkesinde büyük etkisi vardır sebep-sonuç ilişkisinde. Bir solucan deliği olduğu sürece kapalı bir zaman döngüsü vardır. Onun içinde de her şey birbirine bağlıdır. Yalnızca geçmiş geleceği etkilemez. Gelecek de geçmişi etkiler. Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan sorusu gibi. Hangisinin önce geldiğini artık söyleyemiyoruz. Her şey birbiriyle bağlantılı.

-Hayatlarımız birbirine bağlıdır. Bir kader diğerine bağlıdır. Amellerimizden her biri önceki bir amele cevap niteliğindedir. Sebep ve sonuç sonsuz bir danstan başka bir şey değil. Her şey her şeye bağlıdır. Ama bu sadece bir teori.

- İnsan nasıl meydana geldiğini hep merak etmiştir. Yaradılışını. Onu Tanrı mı yarattı yoksa evrimin bir ürünü mü? Dünü ve yarını aynı zamanda görebilseydik başlangıcı ve sonu bir anda tüm evreni görebilseydik sonunda en büyük soruların cevabını da bulabilirdik...

- İnsan nedir?
- Nereden gelir?
- Neye göre hareket eder?
- Amacı nedir?

Bu beyin fırtınası dolu konuşmalarla birlikte yine aynı perspektifte bir teori olan Usta Zhuang'ın "kelebek düşü" paradoksuna da değiniliyor.

Dizide temel olan 33 yıllık döngüler 1953-1986-2019 yılları arasında geçiyor son olarak da 2. sezona göz kırparak 2052'de sezon finalini yapıyor.

En etkileyici sahnelerinden biri 1953 yılına gidildiğinde ölü bulunan çocukların üzerinde 1986 yılı basımı para ve Çin yapımı kıyafetler bulunması adamların bu Çin yapımı kıyafetlerine iğrenmeyle karışık şaşkın bir yüz ifadesiyle bakmaları çok ironik. Bununla birlikte Nükleer enerji reklamları da çok manidar.

Karakterlere gelecek olursak herhangi birine aşırı bağlanmadım ama en rahatsız edici karakter 'Hannah' diye düşünüyorum. Ne yazık ki gerçek hayatta da böyle rahatsız edici sapkın karakterler mevcut.

Dark Alman değil de Stranger Things gibi Amerikan yapımı olsaydı mutlaka büyük bir patlama yaratırdı ama iyi olduğu kadar çok reklamının yapılmadığını düşünüyorum. Bazıları Almanca olmasından hoşlanmasa da ben orijinal dilince altyazılı izledim. İngilizce dublajlı ve altyazılı seçenekler de var ama orijinal dilinde izlemek her zaman daha çok hoşuma gidiyor. Ayrıca Almancayı kaba bulmuyorum belki de sürekli ingilizce bir şeyler izlemenin vermiş olduğu bıkkınlığıma iyi geldi. Tüm bunlara ilaveten bol bol yağmurlu sonbahar havası ve azıcık da kasvet izlemek kadar keyif veren şey yok bana göre.

Kuantum felsefesini, zaman paradoksunu, farklı şeyler düşünüp klasik düşüncelerinizin sarsılmasını seviyorsanız mutlaka izleyin derim.

Bol dizili günler :)

Yorumlar

Popüler Yayınlar