alias grace - dizi incelemesi

Alias Grace

Tür: Biyografi, Suç, Dram (bence çokça da gizem eklenmeli)
Süre: 1 saat
Yılı:2017
İmdb puanı: 8 (kalbimdeki puanı 8,7)




Kanada yapımı bir Netflix dizisi. Sadece 1 sezon ve 6 bölümden oluşuyor. Dolayısıyla oturup da yeni sezonu beklemenize gerek yok :) 

Alias Grace Margaret Atwood'un kitabından uyarlanmış bir yapım. Yakın zamanlı ve yine Margaret Atwood'un kitabından uyarlandığından The Handmaid's Tale ile benzetiliyor fakat ikisinin de hafif feminist bir kurguda oturtulmasının dışında herhangi bir konu benzerliği yok. The Handmaid's Tale ile ilgili önceki yazıma buradan ulaşabilirsiniz. 

THT tamamen distopik ve gelecekte bir zamanda geçerken AG (Alias Grace) aslında gerçek yaşanmış bir olaydan kurgulanmış. 
Grace Marks İrlandalı bir köylü iken genç yaşta ailesi ile birlikte Kanada'ya göçüyor. Annesi uzun gemi yolculuğuna dayanamayıp ölüyor. Babası da alkolik ve tacizci. Aileden ayrılıp hizmetçilik yapmaya başlıyor. İlk gittiği evden hem üzücü bir olaydan ötürü hem de o zamanın parasıyla iyi denebilecek bir teklif aldığından (ayda 2 dolar aldığı evden ayda 3 dolar alacağı eve) bir diğer eve transfer oluyor. Burada da bir süre kaldıktan sonra ev sahibi ve kahyanın öldürüldüğü cinayete karışıyor. İşin ilginç tarafı burada başlıyor. Cinayeti asıl işleyen uşak Mcdermott; Grace ile birlikte yaptıklarını söylüyor fakat Grace cinayet gününü hatırlayamıyor ve yaşı da küçük olduğundan ömür boyu hapis cezasına çarptırılıyor. Bu sırada Mcdermott asılıyor. 

Bu olay gerçekten Kanada'da 1843 yılında yaşanmış olup Grace'in suçlu mu suçsuz mu olduğuna bir türlü karar verilememiş. Çok ciddi bir kesim suçsuz olduğunu düşünüyor, 30 yıl hapis yattıktan sonra da affediliyor ve kayıplara karışıyor. 

Dizide ana hikayenin işlenişinin yanı sıra kurguyla da birlikte gelen olaylar oldukça ilgi çekici. Grace'in çalışmadan önceki ailesinde yaşadıkları, çalışmaya başladıktan sonra ve hapishane hayatında bir kadın olarak yaşadıkları daha detaylı bir şekilde anlatılıp 1800'lerde kadın olmanın beraberinde getirdiği tacizleri, işkenceleri, aşağılamaları, hakaretleri, haksızlığı, hukuksuzluğu gözler önüne seriyor. Buna Margaret Atwood'un etkisi ve yorumu da diyebiliriz. 

Dizide yetersiz bulduğum en önemli nokta kurgu ürünü olsun veya olmasın Dr Jordan'ın hayatına ilişkin detaylara çok girilmemesi, çok minimal değinilmesi. Onun dışında dizi başlarda sıkıcı ve ağır giderken 3. bölümden sonra birden akıp sona ulaşıyor. Belki karakterler biraz daha detaylandırılıp bir iki sezon daha uzatılabilirdi diye düşünüyorum. Jeremiah ile Grace'in ilişkisinde de kopukluklar var gibi. Yani bazı yerler o kadar hızlı geçilmiş ki insan izlerken sanırım önceki bölümlerde bir şeyler kaçırdım diye düşünmekten kendini alamıyor. Gönül isterdi ki bu kadroyu ve Sarah Gadon'u müthiş oyunculuğu ile birkaç sezon daha görelim ama böyle uygun görmüşler :) 

Diziyi izleyip bitirince bayağı bir kafanızda boşluklar kalıyor, ayrıca son da ortada kalıyor. Onu hem Grace'in gerçek hayatta ortadan kaybolmasına hem de Margaret Atwood'un kurgulayışına bağladım ben ama bu şekilde bir son az da olsa sinir bozucu geliyor insana. 

Özellikle biyografi ve gerçek yaşanmış olayları izlemeyi seviyor beraberinde 1800'lerin havasını da soluyayım diyorsanız mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. 

Bol dizili günler :) 



Yorumlar

Popüler Yayınlar