INSIDE NO. 9 Dizi incelemesi

Merhabalar, bugün çok uzun uzun yazma modunda olduğumdan aynı anda iki diziyi incelemeyeyim, tek bir diziden bahsedeyim istedim. Zira Inside no. 9 da kısacık bahsedip geçilebilecek bir dizi değil. 




Son iki yıldır Türkiye'de ve dünyada Netflix kullanımı çok arttığından biz insanoğlunun kolayına geliyor onun önerdiklerini veya öne çıkanlarını izlemek. Dolayısıyla da farklı yapımlardan haberdar olmayı bırakın, azıcık araştırmak dahi istemiyoruz. Hatta bu fikir aklımıza bile gelmiyor. Netflix'in bize sunduklarını tüketip kendi küçük dünyamızda mutlu mutlu yaşıyoruz. Tabii ki Netflix'te de harika diziler, filmler var. Paylaşıyorum da sık sık fakat arada kafamızı kaldırıp etrafımıza bakmaktan bir zarar gelmez diye düşünüyorum. Netflix'e üye olmadan önce ben de daha çok araştırıyordum. Araştırmadan pek yeni bir şeyler izlemiyordum. Fakat itiraf edeyim ben de biraz tembelleştim o konuda. 




BBC yapımı olan Inside No. 9 'u ben nereden duydum ya da gördüm; Imdb'den. Bazılarına ilginç geliyor ama bana çok pratik geldiğinden izlediğim şeyleri liste halinde Imdb'den takip ediyorum. Dolayısıyla oradan birçok farklı seçeneğe ve öneriye ulaşabiliyorum. Yaklaşık 3 yıldır oradaki watchlist'ime ekliyorum her şeyi. Siz de Imdb'nin uygulamasını telefonunuza indirip, kendi listenizi oluşturup daha rahat takip edebilirsiniz izlediklerinizi. Tabi son zamanlarda sağolsun Barış Özcan'dan veya ekşi sözlükten de çokça duyuldu dizi. (hatta ben de onlardan sonra neden bu diziyi yazmamışım daha önce diye düşünüp işe koyuldum.) Duyulmasa daha mı iyiydi bilmiyorum. Zira kaliteli bir yapım birdenbire herkesin diline düşünce insanın canı sıkılmıyor değil. (Bazı kimseler ayağa düşmek deyimini kullanıyorlar, belki de tam bir önceki cümle için çok yerinde fakat; ben bu deyimin insanları çok aşağıladığını ve kullanan kişinin kendini çok yüksekte bir yerlerde gördüğünü düşündüğümden kullanmayı sevmiyorum. Yani basitçe değerlendirme yapıp sığ yorumlar yapabilir insanlar fakat bu onların ayak takımı sizin de kral-kraliçe olduğu/nuz anlamına gelmez.) (yine kamu spotumu verdim, haydi devam edelim)

Öncelikle dizinin künyesi ile başlayalım;



Inside No. 9

Yılı: 2014 BBC yapımı. Yani bir İngiliz dizisi. Bitmiş 4 sezonu var ve 5. sezonun ilk bölümü Cadılar Gününe özel yapıldı. Onunla ilgili ayrıntılara aşağıda değineceğim. Her sezonda 6 bölüm olmak üzere 24+1 bölümü var diyebiliriz. 
Süre: 30 dk
Imdb puanı: 8.4. 
Türü: korku, komedi

Dizi ile birlikte üç kavramı da açıklayacağım; çünki bu dizi üç kavramı da içeriyor. 

Birincisi; dizi antoloji formatında. Yani; bölümler birbirinden tamamen bağımsız ilerliyor. 

İkincisi; dizi twist bir dizi. Yani; izlerken sizde oluşan beklentilerle oynayan, sıkça ters köşe yaptıran özellikte. 

Üçüncüsü; bottle episode. Yani; ana karakterlerle çalışılan, onların dışına çok çıkılmayan, hazır bir sette veya mekanda, minimum dekor ve efekt kullanılan, az hazırlıkla yapılabilecek (aslında düşük bütçeli kısa film arayışında olanlara ışık tutabilir) nitelikte. 

Dizi bölümleri her ne kadar birbirinden bağımsız olsa da üç şeyle birbirine bağlanıyor; 

Birincisi; mekanlar. Her bölüm diziye adını veren, 9 numaralı bir mekanda geçiyor. Diziyi izlemeye başlar başlamaz etrafta 9 numarayı arıyorsunuz ve (genelde başında) bulduktan sonra bir rahatlıyorsunuz. 

İkincisi; oyuncular. Her ne kadar bölümler birbirinden bağımsız olsa da ana karakter oyuncuları hep aynı. Onlar da dizinin aynı zamanda senaristleri ve yaratıcıları olan Reece Shearsmith ve Steve Pemberton. 






Üçüncüsü; her bölümde bir yerlere gizlenmiş, her zaman 9 numara kadar kolay görünemeyen bir obje tavşan heykelciği. Bölümlerin herbirinde mutlaka bir yerlerde gizli olduğunu ve dikkatli gözlerden kaçmayacağını söyleyebilirim. 




Diziyi ilk izleyecek olanlar için söyleyeyim 1. sezon 1. bölüm sizi çok bayabilir. Başlangıç için biraz daraltıcı bir bölüm olmuş fakat kesinlikle vazgeçmeyin. Çok bayarsa antoloji olmasından faydalanın ve atlayın başka bölümlerle devam edin. Emin olun bir yerlerde sizi etkileyecek, gizemli, felsefi, komik (kara komedi) ya da karanlık bölüm vardır. 
En çok bahsedilen 2. sezon 2. bölüm veya 3. sezon 3. bölümü izleyerek de başlayabilirsiniz. Fakat tavsiyem yapmayın! Çünki çok etkilenilen bölümlerle başladığınızda daha normal bölümler size olduğundan daha sıkıcı gelebilir ve dolayısıyla diziye devam etmekte zorlanabilirsiniz. Her ne kadar dizinin her bölümü aynı etkileyicilikte olmasa da; özellikle de sinematografi ile biraz da olsa ilgileniyorsanız, sanat yönetimi açısından çok farklılıklar gösteren bütün bölümleri dikkatinizi vererek baştan sona izlemenizi tavsiye ederim. 




Gelelim sosyal medyayı önce hüsrana uğratıp sonra da coşturan son bölüme yani Dead Line'a. 
Marjinalliğe ve deneyselliğe çok ilgili olan Inside No.9 ekibi; 5. sezonun ilk bölümünü (aslında 0. bölüm olarak geçiyor) Cadılar Bayramı'na özel olarak 28 Ekim'de televizyonda canlı olarak yayınlayacaklarını açıklıyorlar. Zaten her bir bölümü tek mekanda geçtiğinden ve süre de kısa olduğundan kolay gibi görünse de televizyon tarihi açısından oldukça önemli bir durum. Herkes heyecanla bekliyor. Bölüm başlıyor ve 5 dakika geçiyor geçmiyor ses sıkıntısı yaşanıyor. Yayına ara veriliyor. Bu sırada oyuncularımız Reece Shearsmith ve Steve Pemberton'ı kuliste görüyoruz Twitterda izleyicilerin tweetlerine yanıt veriyorlar!  Sonra yine başlıyor ve sıkıntı aşılamıyor. Yayının ileri bir tarihte tekrar yapılacağı söyleniyor ve yine TV tarihinde türüne az rastlanır örneklerden biri olan, sonunu saymazsak tamamen sessiz geçen (hatta konuk oyuncu olarak Charlie Chaplin'in torunu olan Oona Chaplin oynuyor) A Quiet Night In'i yani dizinin 1. sezon 2. bölümü tekrar bölümü olarak ekrana getiriyorlar. 




İzleyicilerin birçoğu (resmi rakamlara göre 5'te 1'i) televizyonunu kapatıp sosyal medyadan bu nasıl fiyasko diye saydırıyor. Ama bu işin içinde bir iş olduğunu anlayanlar ya da fark edenler izlemeye devam ediyor. İzleyince de görüyorsunuz ki yanlışlıkla değil bilerek yapılmış tüm bunlar. 
Yani; yayın yeri olarak bir mezarlığın üzerine yapıldığı sonradan anlaşılmış olan ve lanetli sayılan Granada Stüdyoları öylesine seçilmemiş, oluşan aksiliklerle yayını hayaletler bastı havası verilmek istenmiş. Sonrasında seçilen tekrar bölümününün aslında tamamen aynı olmadığını, yapılan montajlarla eklenen hayaletler ya da korkutucu öğelerle izleyicilere ürpertici sürprizler yapıldığını, 28 Ekim tarihinin öylesine seçilmediğini anlıyoruz.  
(keşke biz de kutlasak da Halloween'ı böyle zekice çılgınlıklar yapsak 🙈)

Son olarak anlattıklarımdan fark etmişsinizdir dizi 18+. Yani oturayım da çocuklarla birlikte izleyeyim diyeceğiniz bir dizi değil. (Çocuklarınız yetişkin değilse 😁) 

Aslında daha anlatabileceğim birçok şey var ama bu haliyle bile yazı yeterince uzun oldu. Sanırım her şeyi, Black Mirror'ın ana yazarı; Charlie Brooker'ın, Inside No.9 için söylediği "Çok zekice, ben böyle yazamam!" sözleri ile özetlemek mümkün. Sonuna kadar oturup da okuyan herkese teşekkür ederim. Bundan sonra anlatacaklarım spoilera gireceğinden burada kesiyorum ve sizlere iyi seyirler diliyorum. 😊

Çok daha fazla paylaşımıma ulaşabilmek için instagram hesabım: dilifeful u ve youtube sayfam: Di's Lifeful Page i takip etmeyi unutmayın. 
Sevgiler, iyi seyirler. 



Yorumlar

Popüler Yayınlar