Atiye - Dizi İncelemesi
Herkes çılgınlar gibi Atiye'den konuşurken ona özel bir yazı yazmasam ayıp olurdu diye düşünüyorum. Genel değerlendirmelere ve kişisel yorumlara geçmeden bir geleneği yerine getirip öncelikle dizinin künyesini paylaşıyorum;
ATİYE
Türü: Dram, Fantezi, Gizem (biraz da mitoloji ve tarih)
Yapım: Türk Yapımı
Diğer Adı: The Gift
Konuşulan Diller: Türkçe, İngilizce
Süre: 40 dk. (Şu ana kadar 1. sezon yani toplam 8 bölüm bitti.)
Vizyon Tarihi: Aralık 2019
Oyuncular: Beren Saat, Mehmet Günsür, Metin Akdülger, Melisa Senolsun, Başak Köklükaya, Civan Canova
Imdb Puanı: 8,0 (kalbimdeki puanı da 8,0)
Konusu: Atiye İstanbul'da yaşayan bir ressamdır. Tesadüf eseri Göbeklitepe'de yapılan kazılarda onun yıllardır çizdiği şekiller ortaya çıkar. Bu vesileyle kendini kafasındaki soruları aradığı kişisel bir yolculukta bulur.
Buradan sonra tüm yazacaklarım benim kişisel görüşlerimi, saptamalarımı ve yorumlarımı içerir. Bununla birlikte ara ara diziden spoilerlar da bulunabilir. Bunu bilerek okuyun lütfen 😬
Dizi bir cenaze ile başlıyor. Ooo Beren Saat ölmüş hiç izlemesek mi diye aklından geçiriyor insan ister istemez. Yani normal bir başlangıç yapıp sonra birden mistikleşmiyor. Baştan bir şeyler olacağını anlıyorsunuz.
Sürekli insanlar yabancı benzer türü olan birtakım yapımlara benzetiyor ama; bana, bu ikisi de meyve diye, elmayla armudu bir tutmak gibi geliyor. Ya da armut her şeyini elmadan kopyalamış bak görüyor musunuz demek gibi bir şey. Her sci-fi birbirini kopyalayacak diye bir şey yok arkadaşlar. Sonuçta tür aynı ve benzer unsurlar illaki içerecektir. Ama direkt kopyalanmış demek çok manalı gelmiyor bana. Aksine ben oldukça özgün bir içerik görüyorum, ayrıca tamamen bize özgü tarih ve mitolojik değerleri içermesi açısından daha özel birçok yapıma göre.
Kaç yapımın içerisinde Şems-i Tebrizi, Göbeklitepe, Bengi Dönüş, Şahmaran, Sirius Yıldızı, Ouroboros gibi birçok sembol birarada bu kadar güzel harmanlanmıştır. Ayrıca kaç yapım bu içerikle direkt uluslararası bir platforma sunulmuş ve bir günde liste başı olmuş?
Bir de sürekli sevişme sahnelerinin konuşulması da inanılmaz saçma geliyor bana. Toplamda 10 saniye sürmeyen bir bölüm sanki bütün dizinin ana konusuymuş gibi lanse ediliyor. Tabi birer bölüm arayla aynı adamın iki farklı kişiyle böyle bir sahne yaşaması da saçma ama Atiye'nin müstakbel kocasından kaçar kaçmaz Erhan'ın üzerine atlaması daha da saçma.
Konuda birtakım tutarsızlıklar ve saçmalıklar var evet ama senaryo o kadar akıcı ki takılmıyorsunuz.
Gelelim oyunculuklara; Beren Saat'in her yerde her zaman, sürekli aynı mimiklerini ve boşvermiş ifadesini kullanmasından bir rahatsızlık duymuyorsanız çok sorun yaşamazsınız. Mehmet Günsür'ün oyunculuğunu çok beğeniyorum. Fakat sanki oynadığı birçok rol birbirine benziyormuş hissiyatı yaşıyorum. Roller de benzer gerçi hep zavallı iyi adam. Ya ona hep o tarz roller teklif ediyorlar ya da o içinden onları seçiyor.
Metin Akdülger'in sürekli bir sevişme performansını görmek zorunda bırakılsak da ve o kısımları bir kenara bırakırsak ben rolünü çok başarıyla yerine getirdiğine inanıyorum. Melisa Şenolsun da o kadar yakışmış ki rolüne, doğal hali mi yoksa rolüne mi uyum sağlamış emin olamadım.
Senaryoya gelecek olursak; üzerine çok düşünülmüş ve güzel birleştirmeler yapılmış. Göbeklitepe zaten başlı başına bir konu. Mitolojik ve tarihi birçok unsur olduğu gibi enerji anlamında da bazı vurgular var. (benim gibi enerjiyle ilgilenenlerin gözünden kaçmamıştır diye düşünüyorum) Örneğin mağarada bulunan mor taşlar, mor taç çakranın rengidir. Bu renk ve çakra maneviyatı sembolize eder. Kişisel cennetimize bağlar bizi. Atiye de mora yani kişisel cennetiyle bağlarını kuruyor. Kendini ve çevresini algılıyor ve böylece yeniden doğuyor. Mağaradan kumların arasında çıkarken cenin pozisyonunda çıkması da o yeniden doğusu simgeliyor. Ayrıca Cansu'nun geri gelmesini istiyor ama onun geri dönüşü Elif olarak oluyor oradaki 'Elif'in de bir başlangıcı simgelediğini düşünüyorum.
Daha üzerine konuşulacak çok fazla şey var ve herkes algıladığı kadarını görebilir diye düşünüyorum.
Kısacası kötü şeyleri yok mu var tabii ki fakat beni son dönemde etkileyen yapımlardan oldu. Etkilenmeseniz bile oldukça sürükleyici. Sıkılmadan izleyeceğinizi garanti edebilirim.
Herkese iyi seyirler, sevgiler.
beni instagramdan dilifeful youtubetan da dilifeful youtube adreslerinden takip edebilirsiniz.
ATİYE
Türü: Dram, Fantezi, Gizem (biraz da mitoloji ve tarih)
Yapım: Türk Yapımı
Diğer Adı: The Gift
Konuşulan Diller: Türkçe, İngilizce
Süre: 40 dk. (Şu ana kadar 1. sezon yani toplam 8 bölüm bitti.)
Vizyon Tarihi: Aralık 2019
Oyuncular: Beren Saat, Mehmet Günsür, Metin Akdülger, Melisa Senolsun, Başak Köklükaya, Civan Canova
Imdb Puanı: 8,0 (kalbimdeki puanı da 8,0)
Konusu: Atiye İstanbul'da yaşayan bir ressamdır. Tesadüf eseri Göbeklitepe'de yapılan kazılarda onun yıllardır çizdiği şekiller ortaya çıkar. Bu vesileyle kendini kafasındaki soruları aradığı kişisel bir yolculukta bulur.
Buradan sonra tüm yazacaklarım benim kişisel görüşlerimi, saptamalarımı ve yorumlarımı içerir. Bununla birlikte ara ara diziden spoilerlar da bulunabilir. Bunu bilerek okuyun lütfen 😬
Dizi bir cenaze ile başlıyor. Ooo Beren Saat ölmüş hiç izlemesek mi diye aklından geçiriyor insan ister istemez. Yani normal bir başlangıç yapıp sonra birden mistikleşmiyor. Baştan bir şeyler olacağını anlıyorsunuz.
Sürekli insanlar yabancı benzer türü olan birtakım yapımlara benzetiyor ama; bana, bu ikisi de meyve diye, elmayla armudu bir tutmak gibi geliyor. Ya da armut her şeyini elmadan kopyalamış bak görüyor musunuz demek gibi bir şey. Her sci-fi birbirini kopyalayacak diye bir şey yok arkadaşlar. Sonuçta tür aynı ve benzer unsurlar illaki içerecektir. Ama direkt kopyalanmış demek çok manalı gelmiyor bana. Aksine ben oldukça özgün bir içerik görüyorum, ayrıca tamamen bize özgü tarih ve mitolojik değerleri içermesi açısından daha özel birçok yapıma göre.
Kaç yapımın içerisinde Şems-i Tebrizi, Göbeklitepe, Bengi Dönüş, Şahmaran, Sirius Yıldızı, Ouroboros gibi birçok sembol birarada bu kadar güzel harmanlanmıştır. Ayrıca kaç yapım bu içerikle direkt uluslararası bir platforma sunulmuş ve bir günde liste başı olmuş?
Bir de sürekli sevişme sahnelerinin konuşulması da inanılmaz saçma geliyor bana. Toplamda 10 saniye sürmeyen bir bölüm sanki bütün dizinin ana konusuymuş gibi lanse ediliyor. Tabi birer bölüm arayla aynı adamın iki farklı kişiyle böyle bir sahne yaşaması da saçma ama Atiye'nin müstakbel kocasından kaçar kaçmaz Erhan'ın üzerine atlaması daha da saçma.
Konuda birtakım tutarsızlıklar ve saçmalıklar var evet ama senaryo o kadar akıcı ki takılmıyorsunuz.
Gelelim oyunculuklara; Beren Saat'in her yerde her zaman, sürekli aynı mimiklerini ve boşvermiş ifadesini kullanmasından bir rahatsızlık duymuyorsanız çok sorun yaşamazsınız. Mehmet Günsür'ün oyunculuğunu çok beğeniyorum. Fakat sanki oynadığı birçok rol birbirine benziyormuş hissiyatı yaşıyorum. Roller de benzer gerçi hep zavallı iyi adam. Ya ona hep o tarz roller teklif ediyorlar ya da o içinden onları seçiyor.
Metin Akdülger'in sürekli bir sevişme performansını görmek zorunda bırakılsak da ve o kısımları bir kenara bırakırsak ben rolünü çok başarıyla yerine getirdiğine inanıyorum. Melisa Şenolsun da o kadar yakışmış ki rolüne, doğal hali mi yoksa rolüne mi uyum sağlamış emin olamadım.
Senaryoya gelecek olursak; üzerine çok düşünülmüş ve güzel birleştirmeler yapılmış. Göbeklitepe zaten başlı başına bir konu. Mitolojik ve tarihi birçok unsur olduğu gibi enerji anlamında da bazı vurgular var. (benim gibi enerjiyle ilgilenenlerin gözünden kaçmamıştır diye düşünüyorum) Örneğin mağarada bulunan mor taşlar, mor taç çakranın rengidir. Bu renk ve çakra maneviyatı sembolize eder. Kişisel cennetimize bağlar bizi. Atiye de mora yani kişisel cennetiyle bağlarını kuruyor. Kendini ve çevresini algılıyor ve böylece yeniden doğuyor. Mağaradan kumların arasında çıkarken cenin pozisyonunda çıkması da o yeniden doğusu simgeliyor. Ayrıca Cansu'nun geri gelmesini istiyor ama onun geri dönüşü Elif olarak oluyor oradaki 'Elif'in de bir başlangıcı simgelediğini düşünüyorum.
Daha üzerine konuşulacak çok fazla şey var ve herkes algıladığı kadarını görebilir diye düşünüyorum.
Kısacası kötü şeyleri yok mu var tabii ki fakat beni son dönemde etkileyen yapımlardan oldu. Etkilenmeseniz bile oldukça sürükleyici. Sıkılmadan izleyeceğinizi garanti edebilirim.
Herkese iyi seyirler, sevgiler.
beni instagramdan dilifeful youtubetan da dilifeful youtube adreslerinden takip edebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder